Anti-racist block party

Wann?
Freitag, 10.06.2016 15:00

Wo?
Yppenplatz, 1160 Wien

*** Programm und laufende Updates auf Facebook ***

Für das gute Leben für alle! Gegen die Kulturalisierung sozialer Konflikte!*

Die jüngsten Wahlergebnisse und die Diskussionen über angebliche ‘No-Go-Areas’ beim Brunnenmarkt, der U6-Strecke und dem Praterstern zeigen: Die Stimmung in der österreichischen Bevölkerung gegenüber Migrant*innen und Geflüchteten ist in offene Ablehnung gekippt.

Das liegt auch daran, dass es rechte Kräfte geschafft haben, die Ängste der Menschen rassistisch und nationalistisch umzudeuten. Ob Wohnungsnot, steigende Mieten oder Arbeitslosigkeit, ob Gewalt gegen Frauen*, Terrorismus oder Kleinkriminalität – die Ursachen werden in den Wesenseigenschaften ‘unerwünschter’ Personen gesucht. Als wären verschärfte soziale Unsicherheit und die Zuspitzung gesellschaftlicher Probleme nicht lange vor der sogenannten “Flüchtlingskrise” nach Österreich zurückgekehrt!

Die berechtigte Angst vor sozialem Abstieg im Kapitalismus wird in einen “Kampf der Kulturen” übersetzt.

Dass sich Individuen und soziale Gruppen in der alltäglichen Konkurrenz ihr Überleben erkämpfen müssen, erscheint als Konflikt unvereinbarer Kulturen: „Die passen eben nicht zu uns!“

Scheingefechte entlarven!

Jedoch hat weder die künstliche Verknappung der gesellschaftlichen Ressourcen, noch die prekäre Lebenssituation weiter Teile der Bevölkerung etwas mit kultureller Unvereinbarkeit zu tun. Das Problem ist weder der ‘Islam’, noch die ‘Migration’. Es sind Staat und Kapital – ihre Logiken der Ausbeutung machen auch vor den heimischen Lohnabhängigen nicht halt.

Davon wollen die “Asylkritiker*innen” und “besorgten Bürger*innen” jedoch nichts wissen, sondern führen lieber feige Scheingefechte. Im Bündnis mit der herrschenden Macht treten sie gegen die Schwächeren und fühlen sich dabei noch rebellisch.

Die politische Linke darf in diesen Auseinandersetzungen nicht nur in Reaktion auf die Mobilisierung von rechts in Erscheinung treten. Sie muss Scheingefechte als solche denunzieren und deutlich machen, wofür sie seit ihrem Beginn steht: die Verhältnisse umzuwerfen, die ein gutes Leben für alle verhindern! 

In diesem Sinne stellen sich ab 15.00 am 10. Juni unterschiedliche Initiativen vor, die entlang sozialer Konfliktlinien arbeiten und sich aktiv für eine Verbesserung der Lebenssituation nicht nur mancher, sondern aller Menschen einsetzen. Es wird Infos, Spiele und Lesungen rund um die Themenbereichen Recht auf Stadt, Flucht und Migration, Diskriminierung von Frauen* und Arbeitslosigkeit und Arbeitsbedingungen geben.

Genauso unverzichtbar im Streben nach dem guten Leben für alle ist die Verbreitung von Informationen über und eine entschlossene Haltung gegen rechtsextreme Gruppen, denen weder Bühne noch Straße geboten werden darf.

Daher startet am 10. Juni um 19:00, im Anschluss an das Fest, eine Vorabenddemo gegen den Aufmarsch der rechtsextremen "Identitären" am 11.Juni vom Yppenplatz. 

Am 11. Juni gilt es sich die Straßen zu nehmen: kreativ, dezentral und entschlossen. Gegen rechtsextreme Gruppen und für ein gutes Leben für alle!

radikale-linke.at 


Sosyal çelişkilerin kültür ile alakası yoktur!

Son Cumhurbaşkanlık seçim sonuçları yanı sıra Brunnenmarkt, Praterstern ve U6 metro yolu gidilemez ve tehlikeli yerler ilan edilmesi, değişik güncel tartışmalarla birlikte önemli bir gelişmeyi yansıtmakta: Avusturya toplumu mültecilere ve göçmenlere karşı gittikçe soğuk ve reddedici bir tavır gösterip ve bu kişilere sırtını dönmekte.

Bu gelişmenin nedenlerinden bir tanesi Avusturya’daki Sağcı ve Irkçı güçlerin toplumun korkularını ırkçılık ve milliyetçilik adında başarılı bir şekilde kullanması. Ya evsizlik, yükselen kiralar, işsizlik, yada kadına karşı şiddet, terör ve suç: yaşadığımız dönemde ve ırkçı atmosferde öne gelen her türlü kötü şeyin kaynağı böylece istenmeyen yabancı insanlarda ve bu insanların kültürel kimliklerinde aranmakta. Sosyal güvensizliğin ve toplumsal problemlerin mültecilerin Avusturya’ya gelmesinden çok daha önce var olması aynı zamanda unutulmakta.

Kapitalizmde sosyal çöküş ve maddi güvensizlik korkusu gerçek ve haklıdır. Kökü kapitalizmde aranması gereken toplumsal ve sosyal çelişkilerin “kültürler arasında savaş” olarak algılanması buna karşı yanlış ve haksızdır. Değişik insanlar ve gruplar kapitalizmin öne getirdiği rekabetçi dünyada günlük yaşam mücadelesi vermekte. Bu günlük mücadelelerin insanların kültür ve kimlikleri ile alakası yoktur, “kültürler arasında kavga” düşüncesi ise sorunludur. Mültecilere karşı dile getirilen “Onlar bizden değil!” cümlesi bu sorunlu tutumu göz önüne getirmekte.

Yalan kavgaların gerçek olmadığını gösterelim 

Ne dünyada yaşanan toplumsal zenginliğin sahte kıtlaşması, ne de çok sayıda insanın yaşadığı maddi zorunluklar sözde “kültürler arasında kavgayla” hiç bir alakası yoktur. Asıl problem ne insanların kültürüdür, ne İslam dinidir, ne de göçtür. İnsanların hayatını zorlaştıran asıl nedenler devlet ve sermayedir, ve bunların yerli ve yabancı isçileri aynı şekilde etkileyen sömürge mantığıdır. “Mülteci eleştiricileri” ve “kaygılı vatandaşlar” bu gerçeği zorla anlamak istemiyor ve bunun yerine “kültürel çelişki” yalanına tapıyor. Böylece hükümdar güçlerle bir araya gelip, güçsüzlere karşı ayaklanıyorlar ve kendilerini isyancı sanıyorlar.

Bu gerçek karşısında toplumsal Sol Sağcılara karşı eylem tepkisinden daha fazlasını yapmak zorunda. Yapması gereken şeylerden biri bu tür yalan çelişkilerin ve kavgaların gerçek olmadığını göstermek, bu yalanın, kimliği ne olursa olsun, her insan için zararlı olduğunu anlatmaktır. Buna yaparak Sol güçlerin amacı toplumsal koşulları kökünden değiştirmek ve her insan için iyi bir hayat mümkün etmektir.


Protiv kulturalizacije socijalnih sukoba! Rezultati skorašnjih izbora i diskusija o navodnim `No-Go-Areas` kao što je Brunenmarkt, ruta U6 i Praterštern pokazuju da se stav austrijskog stanovništva prema migrantkinjama i migrantima odnosno izbjeglim osobama preokrenuo u javno neprihvatanje. Jedan od razloga za to je da su dešnjačke partije uspjele pretvoriti strah populacije u nacionalizam i rasizam. Nebitno da li je riječ o oskudici u stanovima, poskupljivanju kirija, nezaposlenosti, nasilju nad ženama, terorizmu ili o sitnom kriminalitetu- kao krivce se najčešće navode `nepoželjne osobe`. Predstavljeno je kao da pogoršanje socijalnih nesigurnosti i društvenih problema u Austriji se pojavilo tek sa`izbjegličkom krizom`.

Opravdani strah od socijalnog pada unutar kapitalizma se pretvara u “borbu među kulturama“. Objašnjenje zašto se ljudi svakodnevno bore za preživljavanje leži navodno u konfliktu nesložljivih kultura i u činjenici da „ti nam baš ne odgovaraju“.

Razotkriti lažne borbe! Međutim, ni umjetnički manjak društvenih sredstava, niti nesigurna životna situacija mnogih dijelova stanovništva stoje u vezi sa kulturološkom nesložljivosti. Problem ne predstavljaju ni `islam`, niti `migracija`. Nego radi se o državi i kapitalu – njihova logika iskorištavanja ne zaustavlja se ni pred domaćim radnicama i radnicima. Ipak, za to “kritičarke i kritičari azilanata“ ne žele ni čuti, nego radije vode lažne borbe. U kooperaciji s vladajućim snagama gaze i vrijeđaju slabije i time se osjećaju kao buntovnici.

Politička lijevica u tim sukobima ne treba ograničiti se samo na reakcije o mobilizaciji dešnjaka nego te lažne borbe zaista otklijevati i razjasniti za šta one oduvijek stoje: obaranje međunarodne situacije što bi nas sve spriječilo od dobrog života. 


Against culturalization of social conflicts!

Current election results and discussions about so called “No-Go-Areas” including Brunnenmarkt, Praterstern and the area along subway line U6 show: Austrians' sentiments regarding migrants and refugees have shifted towards openly rejecting them. This is also due to the fact that right-wing politics have managed to change people's anxieties into racism and nationalist ideas. Causes for current issues such as housing shortages, rising rents or unemployment, violence against women*, terrorism or petty crime, are sought within the characteristics of “unwelcome” persons. As if increased social insecurities and the intensification of societal issues wouldn’t have returned to Austria long before the so called “refugee crisis”.The justified fear of social decline in capitalist society is now seen as/ translated into “the clash of civilisations”.That individuals and social groups – within a world of everyday competition – have to fight for their survival, appears as a conflict of irreconcilable cultures: “They simply don’t belong here”.

To expose sham fights!

Yet, neither the artificial scarcity of societal resources nor the precarious living conditions of broad segments of the population have anything to do with cultural irreconcilability.Neither “Islam” nor “Migration” is the problem. It's the state and capital - their specific logic of exploitation certainly doesn’t spare domestic wage-earners. However, critics of pro-migration policy and “concerned citizens” do not want to hear about this and prefer fighting non-existent enemies. In alliance with the ruling power, they are fighting against the weak and even feel rebellious.

Within these disputes, the political left isn’t supposed to only become visible as a reaction to the mobilization by the political right. It is supposed to denounce sham fights as such and make clear what is has been standing for since its very beginnings: to overturn conditions that are preventing a meaningful existence for all.


*** Programm und laufende Updates auf Facebook ***